2008-01-22

Kürtlerle Karadenizliler yer değiştirsinler!

Kac gundur oturup soyle yine gundeme oturan Turban konusunu, Anayasa ve yine Kurt Meselesi konusunda kulaginin ustune yatan hukumeti yazmak istiyorum. Ama ne mumkun!
Gazetelerde oylesine haberler cikiyorki kopya edip buraya yapistirmaktan gundem hakkinda yazamiyorum.

Milliyette yine bir haber yayinlanmis, 1960 ve sonrasi doneminin ..... politikalarindan bazilari yayinlamis. Bu politikalardan biride "Hicret" yani 1915 de Ermenilere yaptirilan hicret in aynisi tek fark rakamlar bu sefer daha buyuk. Tutsi ve Hutu kabilelerini bile kiskandiracak haber soyle:

-------------
http://www.milliyet.com.tr/2008/01/22/guncel/agun.html

Ecevit'n Gizli Arşivi'nden çıkan inanılmaz belge
27 Mayıs'ta askerler, Kürt sorununa ittihatçılar gibi 'hicret çözümü' önerdi:

Kürtlerle Karadenizliler yer değiştirsinler!

1961'de askerler Kürt sorununa çözüm üretmek üzere bir "Doğu Grubu" oluşturdu. Bu grup, bir "Doğu Raporu" hazırladı. Yıllar sonra, o koalisyonun Çalışma Bakanı Bülent Ecevit'in arşivinde bulunacak bu belgedeki "yapılacaklar listesi"nde göç önerisi vardı: "Bölgenin, kendilerini Kürt sananlar lehindeki nüfus strüktürünü Türk lehine çevirmek için, Karadeniz sahillerindeki fazla nüfusla, memleket dışından gelen Türkleri bu bölgeye yerleştirmek, kendilerini Kürt sananları bölge dışına hicrete teşvik etmek..."

Ecevit'in gizli arşivi
Can Dündar / Rıdvan Akar

Yıl: 1961... 27 Mayıs'ta iktidara el koyan askerler, "vatanın bütünlüğü" konusunda endişeliydi. Muhtemel bir Kürt sorununu önlemek için tedbir araştırıyorlardı. Şunu görmüşlerdi:"Vatan bütünlüğünün yegâne garantisi, bölge halkını devlete daha sıkı bağlamaktı."Bunun temini için "İnkılap Hükümeti", Devlet Planlama Teşkilatı'na konuyu inceleme görevi verdi. DPT bünyesinde bir "Doğu Grubu" oluşturuldu. Bu grup, bir dokümantasyon merkezi kurarak bölgeyle ilgili MAH'ta (MİT), Genelkurmay'da, Emniyet'te ne bilgi varsa toplayacak ve "bölgenin nüfus strüktürünü değiştirme ve asimilasyon bakımından" gerekli politikaları saptayacaktı. "Doğu Grubu", 8, 10 ve 16 Şubat ile 24 Mart 1961'de "bölgede çalışmış ve çalışmakta olan başlıca idare ve siyaset adamları"nı bir araya getirdi, ortaya çıkan önerileri hükümete iletti. Gürsel kabinesi, raporu 18 Nisan'da görüştü ve kabul etti. Yayımladığı kararnameyle, bakanlıklarca fiiliyata geçirilmesini istedi. Ancak, hükümet o yılın ekiminde yapılan seçimle devrildi.Yerine, kasımda İnönü başkanlığında kurulan AP-CHP koalisyonu geldi.Bunun üzerine "Kürt dosyası", "bir muhtırayla" yeni hükümete iletildi ve uygulamanın devamı istendi.

Raporda radikal öneriler
"Politika Dairesi Başkanı Kurmay Albay Haşim Tosun" imzasıyla yeni hükümete gönderilen raporun giriş yazısında kibarca, "Bunu, sizin tasarruf hakkınızı kullandığımız şeklinde yorumlamayın, size bir yardım kabul edin" deniliyordu.Bülent Ecevit, yeni kabinenin 35 yaşındaki Çalışma Bakanı'ydı.Göreve gelir gelmez, bu raporu masasında buldu.Üzerinde, "Devletin Doğu ve Güneydoğu'da Uygulayacağı Kalkınma Program Esasları" yazıyordu.Son derece ayrıntılı hazırlanmış rapor, bazı radikal çözüm önerileri getirirken, sonraki yıllarda uygulanacak kimi politikaları da adeta haber veriyordu.


ECEVİT'İN CEVABI
Bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim...
Ecevit, Çalışma Bakanlığı sırasında masasına konan Kürt raporunu alıp arşivine kaldırdı. Oradaki görüş ve önerilerin çoğuna katılmadığı biliniyordu.O rapordan 8 sene sonra yazacağı, "Pülümür'ün Yaşsız Kadını" şiirinde, Anadolu'nun bütün halklarını sahiplenecek ve "Türkiyeliliği" ile övünecekti.

Pülümür'ün bir dağ köyünde gördüm onu
yaşını sordum bir giz gibi güldü
kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz
yüzüne baktım bir giz gibi güldü

bir asa vardı elinde
bir solmuş krallığın
Kadifeden harmanisi üzerinde
bir hititliydi o, bir selçukluydu
bir ermeniydi bir kürttü
bir türk...

Yaşını sordum, bir giz gibi güldü
Koluma girdi bir soylu kadınca
Tozlu köy yolunda sürüyerek eteğini
Beni tek gözlü sarayına götürdü
Köy yapısı kulübesinin

Zamanı onda yitirdim ben
Yitik zamanlara onda eriştim
En soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında
Bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim...

'Devletin yerine ağa'
Rapora göre Doğu ve Güneydoğu'da dış tahriklerin de etkisiyle yurt bütünlüğünü bozucu bazı faaliyetlere teşebbüs edilmişti ve "bu durum, tahripkâr neticeler doğurma temayülü gösteriyor"du. Bunda, "devletin bugüne kadar izlediği tezatlı politikalar"ın da etkisi vardı. Bölge ihmale uğramış, otorite boşluğuna ağalık, şıhlık gibi "sosyal müesseseler" yerleşmişti. Hem bölge halkının devlete bağlılığı azalmış hem de bölgedeki ayırıcı faaliyetlere müsait bir zemin yaratılmıştı.

Nüfus kompozisyonu değişmeli
DPT, acilen "Doğu ve Güneydoğu Bölgesi için özel Kalkınma Planları" hazırlanmasını öneriyordu.Plandan şu yararlar bekleniyordu:
"a) Bölgede gelirin artmasını ve iyi dağıtılmasını sağlamak.
b) Bölgeye diğer bölgelerden nüfus çekmek veya bölge nüfusunun bir kısmını iktisadi teşvik tedbirleriyle- diğer bölgelere göndermek suretiyle, bölgenin nüfus kompozisyonunu değiştirmek.
c) Sosyolojik ve antropolojik araştırmalara dayanarak, bölgenin sosyal yapısını temsili sağlayacak yönde- değiştirmek..."

İttihat Terakki de düşünmüştü (1915 Ermeni Hicretini hatirlayin -Haydar Eren)
Kısmen İttihatçıların 1913-1918 arası uyguladığı yöntemi (Bu konuda bkz: Fuat Dündar, "İttihat ve Terakki'nin Müslümanları İskân Politikası", İletişim, 2001) çağrıştıran bu teklif, nasıl uygulanacaktı?Raporda bunun yöntemi ayrıntılarıyla ortaya konmuş.Rapordaki önerilerden bazıları aşağıda:

HİCRET ESASLARI
Kürtler, 'Türk çocuğu' bulunan yerlere...
ASİMİLASYON: Halihazır İskân Kanunu ve tatbikatını, tesbit edilen politika ihtiyaçlarını karşılayacak ve asimilasyon temin edecek şekilde incelemek ve tadil etmek...

HİCRET: Bölgenin, kendilerini Kürt sananlar lehindeki nüfus strüktürünü, Türk lehine çevirmek için, bölgelerindeki iktisadi şartların zorluğu karşısında başka taraflara hicrete mecbur kalan Karadeniz sahillerindeki fazla nüfusla, memleket dışından gelen Türkleri bu bölgeye yerleştirmek, bölgedeki kendilerini Kürt sananları bölge dışına hicrete teşvik ve bu hicreti finanse ederek, memleketin Türk çocuğu bulunan yerlerine iskân etmek...

IRAK KÜRTLERİNDEN AYIRMAK: Türkiye'de kendilerini Kürt sananlarla İran ve Irak'taki Kürtlerin irtibatını kesme bakımından bölgeyi, kendilerini Kürt sananların çoğunluğunu dağıtmak üzere, sistemli bir şekilde bölecek iskân sahalarına ayırmak...

KONTENJAN KADRO: Bölgeden batıya ve batıdan bölgeye nüfus akışını temin maksadıyla, doğu ve batıda resmi ve özel sektöre ait sınai, zirai ve ticari tesislerin personel kadrosunun muayyen bir nisbetini, diğer bölge halkından olan işçiler için kontenjan olarak tefrik etmek...

MİSYONER YETİŞTİRMEK: Planlanan bölge okulları, köy okulları ve meslek okullarının faaliyete geçirilmesi... kız ve erkek misyoner yetiştirilmesi ve bunun için hususi müessese kurulması... Bölge halkından kabiliyetli ve küçükten asimile edilen gençlere yüksek tahsil imkanları sağlanması...

KÜRT MEMURLAR: Doğuya kendilerini Kürt sananlardan vali, kaymakam, hâkim, jandarma subayı, ordu subayı, assubay, öğretmen, memur gönderilmesi...

RADYODA PROPAGANDA: Radyo vasıtasıyla Türkçe güfteleriyle mahalli havaların çalınması ve mahalli radyoların, bölge için, propaganda uzmanlarından müteşekkil gruplar tarafından hazırlanacak programları yayması...

İNANDIRMA FAALİYETİ: Irk bakımından, Türk siyasi düzeninin kendi menfaatleri bakımından en elverişli, en emin ve en çok imkan sağlayan düzen olduğunu telkin eden bir inandırma faaliyetine girişilmesi...

TİYATROCULAR, ÂŞIKLAR: Uzmanlar tarafından hazırlanmış skeçler oynayacak küçük tiyatro ekiplerine, bölgenin lisanına vakıf saz şairlerine yukarıdaki fikirlerin aşılanması...

KÜRT MESELESİ YOKTUR: Dünya entelektüel muhitine Türkiye'de bir Kürt meselesinin mevcut olmadığının anlatılması...

DOĞUNUN TÜRK TARİHİ: Bir üniversiteye bağlı derhal bir Türkoloji Enstitüsü kurularak, kendini Kürt sananların menşelerinin Türk olduğunun ispat olunarak yayınlanması... Doğunun Türk tarihinin yazılarak neşredilmesi...

DAĞLI TÜRKLER: İslam Ansiklopedisi, Rus âlim ve politikacısı Minovski'nin tarafgirane bir surette, kendini Kürt sananların menşeinin İrani olduğunu iddia eden yazısını alarak, kendilerini Kürt sananlar kısmında neşretmekle, Lozan'da delegelere kabul ettirilen, kendilerini Kürt sananların dağlı Türkler olup, menşelerinin Turani olduğu tezi ile de tezada düşülmüştür. Doğulu münevverler arasında münakaşayı mucip olan ve ayrılık taraftarlarına tutamak veren bu hatanın, derhal tashih edilmesi...

MENŞELERİ TURAN: Kendilerini Kürt sananların, menşelerinin Turani kavimlere dayandığı hakkında, çeşitli yönlerden arayışlar yapılmaya ve neticelerinin türlü neşir vasıtalarıyla yayılması..

SUNUŞ
Türk siyasi hayatının hafıza odasında
Bülent-Rahşan Ecevit çiftinin Oran'daki kütüphane evinin her tarafı kitapla dolu geniş bir salonu var.
Bu salonun hemen arkasında daha küçük bir oda bulunuyor.
Orada da raflar, raflarda dosyalar var. Dosyaların üzerindeki başlıklar, buranın Türk siyasi hayatının hafıza odası olduğunu kanıtlıyor:"MİT raporları... MGK tutanakları... 12 Eylül mektupları... Arayış yazışmaları... Kıbrıs-Yunanistan dosyaları... Ecevit'in mektupları... Ecevit'e yazılan mektuplar..."Kapağını kaldırdığımız her dosya, yakın tarihin bir başka karanlık köşesini aydınlatıyordu:
Biri Maraş'ın... diğeri Susurluk'un... bir başkası 12 Eylül adaletinin... Kürt meselesinin... ya da CHP içi bir çekişmenin...İki belgeselci, böyle bir belge deposuna buyur edilince ne yaparsa onu yaptık biz de:Ecevit'ten bazı belgeleri yayımlamak için izin istedik.İzin verilince de bu hafta çıkacak "Ecevit ve Gizli Arşivi" (İmge, 2008) başlıklı kitapta 100'e yakın belgeyi onun yaşam öyküsü içine yerleştirdik. Bu yazı dizisinde, Ecevit'i, kavgasını, öfkesini, yalnızlığını, yoksulluğunu belgeler anlatacak.Eminiz ki, belgelerin tümü yayımlandığında, gerçekler biraz daha su yüzüne çıkmış olacak.
Ecevit arşivinin önemli belgeleri kitapta yer alıyor
"Karaoğlan" belgeselini çekerken, Bülent Ecevit'in kişisel arşivinde bazı tarihi belgelere ulaştık.Hem yakın tarihe hem de Ecevit'in siyasi mücadelesine ışık tutacak nitelikteki bu belgeler, bu hafta İmge Yayınları'ndan çıkacak olan "Ecevit ve Gizli Arşivi" kitabında yayımlanacak.Ecevit'in paha biçilmez arşivinin en ilginç belgelerini bu yazı dizisinde ilk kez gün ışığına çıkarıyoruz.
-------------------------------

KİŞİYE ÖZEL
ZATA MAHSUS

T.C.
BAŞBAKANLIK
KANUNLAR VE KARARLAR
TETKİK İDARESİ

Karar sayısı .5/1108
KARARNAME SURETİ
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından hazırlanan 3 Nisan 1961 gün ve DPT-SPD-DG-2400 sayılı ilişik “Devletin Doğu ve Güneydoğu‘da uygulayacağı kalkınma programının esasları” adlı rapor Bakanlar Kurulunun 18 Nisan 1861 günü yaptığı oturumda müzakare ve kabul edilmiş ve
a. Mezkur esasların Devlet Planlama Teşkilatınca planlama, koordine ve tatbikinin yapılması,
b. Esasların yerine getirilmesi için DPT’nin ilgili Bakanlıklar mümessilleriyle kuracağı özel komisyonlarda programlaşan hususların Bakanlıklarca fiiliyat sahasına konulması,

18 Nisan 1961 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Devlet BaSkanı ve Başbakan Org. Cemal GÜRSEL
Devlet Bakanı ve Başbakan Yrd. S. ULAY
Devlet Bakanı F.ÖZDİLEK
Devlet Bakanı H. MUMCUOĞLU
Adalet Bakanı E. TÜZEMEN
Milli Savunma Bak. M. ALANKUŞ

Içişleri Bakanı N. ZEYTİNOĞLU
Dışişleri Bakanı S. SARPER
Maliye Bakanı K. KURDAŞ

Milli Eğitim BakanıA. TAHTAKILIÇ
Bayındırlık Bakanı Prof. M.GÖKDOĞAN
Ticaret Bakanı M. BAYDUR
Sa. Ve Sos.Y. Bakanı R. ÜNER
Güm. Ve Tekel Bakanı F. AŞKIN
Tarım Bakanı O. TOSUN
Ulaştırma Bakanı O. MERSİNLİ
Çalışma Bakanı C. TALAS
Sanayi Bakanı V. K.KURDAŞ
Turizm Bakanı İmar ve İskan Bakanı C. BABAN R. ÖZAL

Suretinin aynıdır.
Haşim TOSUN (Kur.Alb. Politika D. Başkanı)

ESBABI MUCİBE
İnkilap Hükümeti 1108 sayılı Bakanlar Kurulu kararını çıkarıncaya kadar Doğu ve Güneydoğu bölgesinin yurdun diğer kısımlarına nazaran dikkati çekecek derecede ihmale uğradığını görmüş ve bölgede,devletin nüfusunu daha ziyade arttırmayı ,bölge halkını mevcut devlet nizamına daha sıkı bağlamayı,VATAN BÜTÜNLÜĞÜNÜN YEĞANE GARANTİSİ olduğunu idrak etmiş ve bunun tamini yolunu bulmak için Devlet Planlama Teşkilatına tetkik vazifeleri vermiştir.

Bu tetkikler neticesinde, mezkur teşkilatı tarafından ekteki rapor hazırlanmıştır.Bu rapor teklif edilen hususların ,kısa bir zamanda tahakkuk ettirilemeyeceği ve dlayosoyla tatbikatının birbirini takip eden Hükümetler tarafından icra edilebileceği anlaşılmış,bulunduğundan , kendisinden sonra gelen Hükümetlere ,bir muhtıra ile açıklanmasına zaruret hasıl olmuştur.

mes'elenin inkilap hükümetinin ,kendisinden sonra gelecek hükümetlerin ,tasarruf haklarını kullandığı gibi bir telakkiye yol açmaması ,teklif edilen tedbirlerin VATAN BÜTÜNLÜĞÜNÜN YEĞANE GARANTİSİ olduğu ve inkilap hükümetinin ,bu işte daha fazla gecikmiyerek ve modern devlet idaresindeki uzun vadeli planlama ihtiyacı zihniyetine uyarak, kendisinden sonra gelecek hükünetlere bir yardımı şeklinde kabul edilmesi temenni olunur.

SURETİNİN AYNISIDIR.

Haşim TOSUN
Kur. Alb.
Politika D. Bşk.

YARIN:BAŞBAKAN ECEVİT'E 1979'DA VERİLEN RAPOR: "Urfa'da halk devletle Apocular arasında kalmış. Kim ağır basarsa o tarafa kayacak."
-------------------------------

Daha fazla bilgi icin : http://demokrasidemokrasi.blogspot.com/2007/11/ulkuculerin-tarihi.html

2008-01-06

Devlet oyle dedi

ABD Howard Universitesinin siyahi profesorlerinden birisi birkac yil once bir kisim atalarinin gelmis oldugu Tanzanyaya bir seyahat yapmaya karar vermis. Bunu ogrenen PBS TV produktorlerinden birisi bu ziyareti belgesel haline getirmeyi teklif etmis.

“Şok oldum” sozleriyle baslayan belgeselde profesor Tanzanyanin Zanzibar adasinda bir sehirde dolasiyor ve yuzde yuz zenci olan insanlarla sohbet ediyordu. Her konustugu kisi “yoooo, ben Afrikali degilim, ben Fars’im (iranliyim) diyordu. Bir kafeye giriyor ve oradakilerde ayni seyi soyluyor, bir dukkana giriyor ve oradakilerdende ayni cevabi aliyordu.
Nasil oluyorda Fars oluyorsunuz? sorusunun cevabini ise kimse veremiyordu sadece “atalarimiz Fars” deyip geciyorladi. Profesor bir ikisi ile argumana girip “yahu kardesim senin derin benimkindende siyah… nasil kendini Fars olarak gorup –Afrikali- olani asagilarsin” diyorsada adamlar iddialarindan vazgecmiyordu.

En nihayet bir okul ogretmeni ile yaptigi roportajda isin asli ortaya cikar.
Ogretmen, bundan 400 sene kadar once bir fars gemisinin ada aciklarinda firtinadan dolayi batmasindan sonra 20-25 kisilik gemi tayfasinin adaya yerlestigini ve onlardan olan cocuklarin kendilerini babalarinin soyundan sayarak “Fars” oldugunu soylemesi ile baslayan bu furya yuzyillar boyu olan evliliklerle daha cogalmis sonucta adadaki herkes oyle veya boyle bu “Fars”larla bir kan bagi olusturmus. Ada halki onbinlerce Afrikali atasini reddedip, onlara karisan 20 kisiyi atasi addetmektedir… diyordu.
***

İTÜ öğretim üyesi, antropolog Timuçin Binder'in yazdiklarina ek olarak Anadolu insaninin bir baska karakteristigine deginmek istiyorum.
Akdeniz Anemisi diye bir hastaligi hic duydunuzmu bilmem. Bu hastalik genetik hastaliklarin en bariz olanlarindan biri. Bildigim kadariyla bulasiciligi olmayan fakat evlilikle devam eden bir hastalik. Bilimsel adi “Thalassemia” olup, tıpta Talesemi, halk arasinda ise Akdeniz Anemisi olarak geciyor. Ekteki fotograftada goruldugu uzere kirmizi kan hucreleri yuvarlak olmasi gerekirken hilal/orak/yarım ay vs gibi bozuk bicimde vucutta uretiliyor bu da daha sonra basta kansizlik olmak uzere cesitli rahatsizliklara sebep oluyor.
Bu hastaligin en onemli ozelliklerinden birisi –BOLGESEL- olmasi. Dunyadaki baska ulkelerde minimal oranda biraz gorulsede, cok buyuk bir oranda Akdeniz ulkelerinde var olmasi. Turkiyede Hataydan Izmire kadar olan kiyi seridinde her 8 kisiden birinde (%12), Kibrista her 6 kisiden birinde (%16), Yunanistan %12, Lubnan, Italya, Mısır, Ispanya vs. ulkelerdede benzeri rakamlarla varken ne Anadolu iclerinde, ne Kuzey Avrupada, nede Afrikada kayda deger oranda gorulen bir hastalik degil, Orta Asyada ise hic gorulmeyen bir hastalik.

Bilim adamlari bunu sebebinin binlerce senelik Akdenizli ortak atalardan geldigini ve hastaligin genetik olarak varligini surdurmesinin kacinilmaz oldugunu soyluyor.
Cok yakindan tanidigim Aydın’lı bir ailede de bu hastalik siddetli bir sekilde var ve sulalece surekli doktor gozetiminde yasiyorlar.
Isin garip tarafi ise bu aile illada okulda ogretildigi uzere Orta Asyadan gelen bir irkin torunlari oldugunda israr edip, Kibrisli, Yunanli vs gibi halklarla akrabaligini reddediyor.
***

Simsiyah derisi oldugu halde soyunu kucuk gorup kendini “Fars” ilan edenin dustugu komik durum ile nesillerdir Akdeniz Anemisi ile yasayanlarin kendisini Ergenekonlu iddia etmesinin komikligi arasinda hic bir fark yok.
Bu sakat zihniyete saplanip isin icinden cikamayan, Anadolulugundan utanip “aksini ispat ederim lan” diyerek gidip yine kendisi gibi Anadolulu olan Hrant Dink’i olduren O.S. lar oyle tek tuk degil… binler, onbinlerce. Tilki Ocaklari Dernekleri onlarla dolup tasiyor.
Yine milyonlarcamiz evimizde yada kiz alip verirken kim oldugumuzu gururla anlattigimiz halde, toplumsal mekanlarda basimizi onumuze egip sessiz, sakin bir sekilde bu gerceklerin inkari ile yasayip gidiyoruz.

Niye?

Devlet oyle dedi.