2008-06-24

OYAK'IN KISKANCLIK VEREN BASARISI




Kurulusu: OYAK internet sitesine gore 1 Mart 1961 de kurulmus. Yani 27 Mayis DARBESININ hemen akabinde kurulmus.



Belkide sadece tesaduf.


***



Amaci: "üyelerinin karşılaşabilecekleri sosyal ve fiziksel risklere karşı ek bir sosyal güvenlik oluşturma".



Ayni amacla kurulan pek cok memur "yardimlasma kurumlari" vardir.



Onlarin bu denli basarili olmamasi belkide sadece tesaduf.


***



Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesindeki (EESC) bir belgede sunlar yaziyor;







"...the armed forces maintain considerable power in Turkish society and economy: there is a vast area of influence – formal as well as informal – of the military which must be made transparent in the same way as all other economic activities
*. This economic aspect has so far been neglected in discussions by the EU of the powerful role of the army in Turkish society only".
*...OYAK is an occupational pension fund that is alike with its equivalents in the EU.




Kisacasi, Oyak'in mesleki bir emeklilik fonu olup, Avrupadaki denklerine benzemedigi... askeriyenin ekonomik konularda formal yada informal "influence" yani etkisi oldugunu ve bunun seffaflastirilmasinin mecburi hale getirilmesinden bahsediyor.




Belkide EESC nin iddiasi maksatlidir.


***



Turkiyede zaman zaman ihalelere fesat karistiran, tehdit eden, hatta bu maksatla daha ciddi suclar isleyen kimseler, ceteler, mafya vs oldugunu ve yargilandiklarini gazetelerden okuyoruz. Bu kimselerden hic birisi bu suclara karisirken OYAK taahhutlerini rahatsiz etmislermidir? Ben duymadim...


Ama buda tesaduf olabilir.


***







Genelde sirketlerin buyuyup kuculmesi ekonomik trendlere, yonetim stratejisindeki degisiklige, sosyo-politik degerlendirmelere vs baglidir. OYAK Insaat A.S. 1982 tarihinde kurulmus, yani 12 Eylul 1980 DARBESINDEN hemen sonra.



Buda tesaduf olabilir.


***



Tesadufler cogaltilabilir.
New York Times da bir makale sunlardan bahsediyor:







Turkey is currently on a military buying spree, shopping for about $10billion in tanks, helicopters and airborne early-warning systems — an illustration of the military's economic resources that are almost never discussed, even as the military's political involvement comes under increasing scrutiny.

Military-owned businesses — including a bank, 47 percent of a leading automobile maker and 10 percent of Turkey's cement-making capacity — are among Turkey's largest enterprises and exist free from taxes. The businesses operate outside government control and profits pay for pensions, resorts, and other benefits for members of the armed forces, helping attract and retain top personnel and cementing the soldiers' elevated social standing.

Through a large holding company called Oyak, the military has financial interests in 24 companies involved in manufacturing, automobile production, agriculture, construction and finance. It owns a bank, a supermarket chain, extensive real estate and 47 percent of Oyak-Renault, one of the country's two dominant automobile makers.

Many of these businesses are partnerships with the elite of the economic world, from powerful and wealthy families of Turkey like Sabanci and Koc to multinationals like Goodyear and DuPont. The effect is to align the economic interests of the military and important segments of the business establishment.

Oyak, the Turkish acronym for the Armed Forces Trust and Pension Fund, was established by Parliament in 1961, after the first military coup, to provide economic benefits for military officers.

Competing with Oyak and its estimated 30,000 employees can be tough. Although it was set up outside the government, the company is exempt from taxes and financed by payroll contributions from military officers and land donations from the treasury.



Kisaca; Turkiye su siralar 10 milyar dolarlik askeri alis-veris furyasinda (spree) ve bunun kaynaklari neredeyse hicbirzaman tartisilmaz.




Askerlerin sahibi oldugu ve gelirlerinden vergi vermedigi bir bankasi, onde gelen bir otomobil fabrikasinin % 47 hissesi, Turkiyenin cimento kapasitesinin % 10 u gibi buyuk isletmeler var. Bunlardan gelen gelirler emeklilik maasi, tatil koyu, vs olarak uyelerine dagitilip askerlerin yukseltilmis sosyal statusunu saglamlastiriyor.




OYAK in katilimcisi oldugu 24 firma otomobil uretiminden, sanayiye, ziraatten insaat ve finans sektorune kadardir. Bu yatirimlar Koc ve Sabanci gibi yerlilerden, Goodyear, DuPonta kadar uzanir.




30 bin personeli olan OYAK la yarismak zordur. Devlet bunyesinde olmadigi halde vergiden muafdir ve geliri uyelerin aidatlari ve hazineden verilen arazilerden olusur...



***



Mehmet Altan'in bir roportajinda daha baska yorumlar...





"Asker de böyle diyor: Milletin parasını hortumluyorsunuz, çok konuşmayın! Ama, Lockheed diye bir olay var. Türkiye, askeri uçak alımı yolsuzluğunu açıklığa kavuşturmayan tek ülke.




Susurluk konusunda i-na-nıl-maz derecede, general düzeyinde de olmak üzere çok sayıda askerin adı geçiyor. Zaten, bu sosyolojik olarak da mümkün değildir. Herkes kirli, bir kurum temiz.. olmaz. OYAK'ı açıklamak lazım.




Fransa ile aramız Ermeni tasarısından dolayı gerginleştiğinde OYAK ne yaptı? Ana Britanicca'ya göre, üçüncü büyük holding durumundadır. Niye, ordunun böyle bir kurumu var? Bu ülkede silah alımlarını hangi kaynaktan yapıldığı bilinmiyor. Kaynağı bütçede yoktur. Eee, şimdi bir taraftan siz Askeri Ceza Kanunu'nu hiçe sayacaksınız, gerginlik olan ülkeyle ticari ilişkileri koruyacaksınız, Lockheed için ağzınızı açmayacaksınız, Susurluk'un üç ayağından birisi olan kişi hakkında takibatta bulunmayacaksınız, kendinize endeksli bir siyasi kurum oluşturacaksınız. Sonra da kendinizi çok temiz, dürüst, muazzam gösterip bir başkasını suçlayacaksınız".



***




Darbe Anayasasinin perspektifinden bakildiginda yasal olmayan hic birsey yok.



Zihinlere takilan ise tesaduflerin, iddialarin coklugu ve basari grafiginin kiskanclik verici boyutu.



Kiskanmaktan baska yapacagimiz birsey yok. Ne diyelim.

2008-06-15

"Hudson Enstitüsü"nün yıldönümü

Hani hafizamiz biraz zayiftir ya.
Bi hatirlatiyim istedim.
Bazi kimselerin "felaket senaryosu" dedigi meshur "Hudson Enstitüsü" senaryosu vardi ya... onun birinci yil donumundeyiz.
Bir senaryo icat edilmis, icat edenler ve katilimcilar davet edilmis... davetiyenin bir bolumu soyle: (tamami burada)


...off-the-record work shop, participants will “play out” the subsequent events of
this crisis More specifically, we will work to: identify the key drivers behind
the relevant actors’ strategies; explore the most probable responses and
counter-responses; and examine the uncertainties, costs, and benefits of those
strategies Additionally, we will consider the effect that a number of less likely “wildcard” events could have upon this scenario Participants will include
officials from the US government, members of the think -tank community, and
visiting senior-level officers from the Turkish General Staff’s think tank SAREM...
Yani Turk Genel Kurmayi dahil davet edilenler -kayit disi olmak uzere- bu senaryo uzerinde calismalar yapacaklardir.

Neydi o meshur "Hudson Enstitüsü" felaket senaryosu?


18 Haziran’da İstanbul Beyoğlu’nda bombalı bir saldırıda polis ve sivillerden 50 kişi ölüyor, 200 kadarı ise yaralanıyor. Birkaç gün sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu bir suikast sonucu öldürülüyor. Her iki olay da, sahip çıkmasa bile PKK’ya mal ediliyor. Ardından bazı büyük illerde “Ordu Irak’a” diye duygusal dozu yüksek kitlesel gösteriler düzenleniyor ve yaratılan bu öfkeli ortamda Türk ordusu 27 Haziran’da 50 bin kişi ile sınırı aşıp Kuzey Irak’a giriyor…

***

Bir zamanlar senaryo olarak tasarlanmis bu duzenegin zaman icerisinde pekte oyle kagit uzerinde kalmadigi hissediliyor.
Nasilmi?

1- Beyoglu yerine Ulus'ta provasi yapildigini ima eden cok. Halkin ve dunyanin tepkisi olculdu, yetkililerin neler soyliyecegi denendi.
O olay ile ilgili pek cok soru hala cevapsiz.
2- Anayasa Mahkemesi Baskani yerine Danistay uyesi vuruldu. Halkin ve dunyanin tepkisi olculdu, yetkililerin neler soyliyecegi denendi.
O olay ile ilgili pek cok soru hala cevapsiz.
3- Nasil olsa aksini iddia eden olmaz ya! cabucak PKK nin uzerine atmak da kolay. Her iki olaydada zaten once hemen PKK laflari epeyce bir kullanildi.
4- “Ordu Irak’a” diye duygusal dozu yüksek kitlesel gösteriler düzenlenip Halkin ve dunyanin tepkisi olculdu, yetkililerin neler soyliyecegi denendi.
5- Sonrasinda Türk ordusu binlerce kişi ile sınırı aşıp Kuzey Irak’a da girdi... ve cabucak cikti.
O olay ile ilgili pek cok soruda hala cevapsiz.

Ama her seferinde bunlar acemice yapildigi, barisa ve hukuka inan insanlarin bulunmasi nedeniyle olaylar fiyaskoya donustu.
***

"Hudson Enstitüsü" senaryosuna Genel Kurmaydan bir "yalanlama" geldigini Ahmet Altan soyle yaziyor:


Ama “Hudson Enstitüsü’nde yapılan toplantıyla” ilgi Genelkurmay’ın yalanlaması
hâlâ hafızalarda.O “yalanlamanın” yalan olduğu kısa sürede çıkmıştı ortaya.Daha
kısa süre önce yaşadığımız o olay bize, “yalan söyleyebileceklerini” gösterdi
maalesef.
***
Sonuc:

Muhtemelen, birileri oturdu bir plan yapti, senaryolar uretti sonra bunu yabanci ulkelerin yetkilileri ile tartti-hesap etti... ve ardindan provalar yapildi.
Belliki o toplantiya katilan birisinin bu olaydan midesi bulanmis olacakki bunu kamuoyuna duyurdu.

Kimbilir simdiye kadar yapilmis olan fakat kamuoyunun duymadigi ne olaylar vardir diye akla bir soru geliyor.
Daha kotusu... acaba bu turlu senaryolar halihazirda birilerinin masasinda vukuat olmayi bekliyormu?
Hafizamiz zayif ya... olursa yine cabucak yutabiliriz.
Ben biraz tazeleyim istedim.

2008-06-13

Adamı zehirle ama askerlikten sogutma

Gecen yaz bir Turk kahvesine ugramistim hele ne var ne yok diye.
Bir haber "Denizlili kamyoncu Salih varya... AIDS olmus".
Biri oradan soyleniyor; "o kadarda tembih ettik otobanda avlanan kadinlari alma diye ama dinlemez, birde -abi bize ayidis neyin vız gelir- diyordu...".
Sonra vefat ettigini duyduk.
...
Adam ne yapsin memlekette bakan TV ye cikip radyasyonlu cay icer, kus gribi zamani tavuk yer, zehirli baligi yememizi tembih ederse kamyoncu kardesimiz de cikar Amerikanin AIDS li kadinlarina dadanir.
Bakana vız gelen kamyoncuya vız gelmezmi?
***

Bu hafta Turkiyeden Rusyaya ihrac edilen binlerce tonluk domates "Rus halkinin saglina zararli" gerekcesiyle iade edildi.

Ne oldu o domateslere?
Turkiyenin dort bir yaninda misler gibi satildi.
"Vicdani retciyim" diyen gence kitapta buldugu her maddeden dava acan savci "yav bu domates Rus insani icin sagliksizsa bizim insanimiz icinde zararlidir" deyip satanlara, satmaya izin verenlere bir dava actimi?
Hayir?
Aklinin kosesinden bile gecmemis olabilir.
Saglik bakaninin aklindan gectimi?
Mechul.
Peki o cok konusan, o kadar tıp ve bilim adamlarini barindiran YOK Universite Rektorlerinden "gık" diyenini duydunuzmu?
Baykal bu konuda meclis sorusturmasi istedimi?
Cici televizyonlar, boyali gazeterden ses varmi?

Demekki milyonlarca sagliksiz domatesi yiyen milyonlarca insanimizin sagligi bu kimseler icin onemli degil fakat o sagliksiz domatesleri yiyen ayni insanlari askerlikten sogutmak buyuk suc!
Bu nasil oluyor?
...valla ben anlayamadim.

2008-06-03

Irani kim durduracak?

Iran in karsisinda dara olarak duran Saddam gidince bu savas boyunca guclenen tek ulke mollalarin Iran'i oldu.

Irak artik o vazifeyi goremez durumda.
O halde ABD nin stratejik cikarlarina ters duran ve guclenen Irani simdilerde kim durduracak?
Israil yapsa tum bolge tepki verir.
ABD kendisi yapsa diyecem... Iraktan agzi yanan Irani ufler.
O halde kim?
***

- Kimi yazarlar 27 Mayis darbesinin sebebini Menderes’in yatirimlar icin Sovyetlere yaklasmasinin ABD nin cikarlarina uymadigini soyler, dolayisi ile ordu araciligi ile bunu durdurdugunu savunur.
- Kimi yazarlar 12 Eylul’un en onemli iki sebebinden birinin Turkiyede politik istikrarsizligin Sovyetlerin lehine donmesi yani Sovyetlerin bir sekilde Akdenize ve Ortadogu petrollerine acilmasi demek anlamina geldigini, ve yine bunun ABD nin cikarlarina uymadigini soyler. Dolayisi ile ordu araciligi ile bu riski durdurdugunu savunur.
- Yine 12 Eylul darbecileri ilk icraatlerden biri olarak Sovyet etkisine girmeye baslayan Yunanistanin 19 Ekim 1980 de NATO ya donmesini ABD nin cikarlarina hizmet etmek icin imzaladi.
- Yine ABD nin cikarlarina hizmet etmek icin binlerce gencimizi gozumuzu kirpmadan Kore savasina gonderdik.
...ve daha niceleri.

Yani ABD nin cikarlari sozkonusu oldugunda devletin icine islemis olan pek cok hazineden gecinenler gozunu kirpmadan pek cok seye hazirdilar.

Sonra,
Sovyet tehlikesi zayifladi… “Stratejik Ortaklik” da zayifladi.
Gun geldi Irak savasinda arzularini yerine getirmeyince “Stratejik Ortaklik” bitti.
Yani “hadi eyvallah”… git AB ye falan gir, Kurt sorunun beni ilgilendirmez tavirlari.

Elbette darbelerden elitlesen burokrasi bundan hic memnun degildi. Sorunlarini cozmek yerine ustune ustune gitmeyi tercih eden elit zevatin kuru kuruya “Kurt Sorunu, Seriat Tehlikesi, Cumhuriyet elden gidiyor” yakarislari care olmuyordu. “kaleler teker teker elden gidiyor”du.
***

Kader bu ya… ABD nin Irakta basarisiz olmasi yeni kapilari aciyordu.
Yukarida bahsettigim gibi Iran’in yildizi yukseliyordu ve durum ABD icin pek parlak gorunmuyor. Yeni bir Saddam, yeni bir Irak gerekebilir.

Senelerdir 'metal firtinalar'a maruz kalan Turk-Amerikan iliskilerinin birden son aylarda tekrar canlanmaya baslamasi ve birde eszamanli olarak artan Anayasa Mahkeme "Yasasi", Danistay, YOK, Yargitay Muhtirasi gibi gergin olaylar pek hayra alamet degil.

Siz ne dersiniz?